5 Eylül 2011 Pazartesi

Gün'e Bakan..

Oysa şimdi hep kaldığı yerden başlıyor sabahlar…  Kafamı yastığa koyduğum zaman ki gibi, bıraktığım yerden, kaldığım yerden başlıyorum yaşamaya, yaşatılmaya…. 
Yorgun, silik ve bezgin…..
Pırıl pırıl, umut dolu yepyeni bir güne değil….
İçinde minicik bir umut kırıntısı bile olmayan, hiçbir saatinin hiçbir salisesinde, mutluluğa rastlamamış bir düne uyanıyorum…
İçimde; baktığım, duyduğum, gördüğüm yerler misali akan, durduğum yerlere zehirli sarmaşıklar gibi kök salan o karanlık dışında, başarmış yine Güneş tüm karanlıkları silebilmeyi… Çiğli yapraklarda göz kamaştırıcı ışığı parıldıyor yine…
Bir çiçek olabilseydim bende keşke, ayçiçeği misali yüzünü güneşe dönebilen….
Yağmurlarla ıslanan, topraklarla beslenen, güneşle ışıldayan bir çiçek….
–Bazı yerlerde günebakan diyorlar biliyorum, hem bunu anlarım ama Güneşe dönük olduğu halde, neden ayçiçeği deniyor, anlayamadım....-
Yalnızca suya, toprağa ve güneşe ihtiyaç duyan bir çiçek olsaydım keşke… Olabilseydim....
Kim bilir ne hissederdim.. Şimdi yüreğimin tam ortasında duyduğum bu hüznü, başından sonuna kadar tüm damarlarımda duyar mıydım? Duyar mıydım sence? Hüznümü, bu ince sızımı ve bu gözyaşlarımı incecik damarlardan sığdırıp, akıtabilir miydim toprağa? Güneşle bütünleşip yıldızlar saçabilir miydim dünya ya sence? Ne dersin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder